Hukuk Sistemi Sorunlar Yumağı..


Hukuk sistemindeki sorunları değerlendiren Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, niyet olması halinde bu sorunların çözülemeyecek sorunlar olmadığını düşündüğünü belirtti

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, hukuk sisteminde pek çok sorun olduğuna vurgu yaparak, bunların başında mali kaynak sorunu, normatif (yasal) sorunlar (güncelliğini yitirmiş yasal düzenlemeler) ve nitelikli/liyakatlı insan kaynağı gibi sorunların geldiğini kaydetti. Esendağlı, niyet olması halinde tüm bunların da çözülemeyecek sorunlar olmadığını düşündüğünü söyledi. Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, hukuk sistemindeki sorunların yanı sıra, ceza ve hukuk davalarındaki durumu KIBRIS’a değerlendirdi. Esendağlı, hukuk sisteminde mali kaynak sorunu olduğuna vurgu yapıp, “Mahkemelerin çağdaş seviyede hizmet verebilmesi için çok ciddi yatırımlara ihtiyaç vardır. Altyapı, donanım ve fiziki imkanları sağlamadan, hizmetlerin çağdaş seviyeye gelmesini beklemek hayaldir” dedi. Esendağlı, ülkemizde içinde bulunduğumuz çağın gerektirdiği pek çok düzenlemenin yapılmadığına işaret etti. Esendağlı, “Pek çok yasal düzenleme ise güncelliğini yitirmiş ve çağın gereklerini karşılamaktan uzak kalmıştır” şeklinde konuştu. Hasan Esendağlı, icradaki sorunların günümüzde yargı hizmetlerinin en fazla aksayıp geciktiği nokta olduğuna dikkat çekti. “Cezaların artırılması tek başına suçu önleyici bir tedbir değil” Hasan Esendağlı, bir hukukçu olarak, cezaların artırılmasının hiçbir zaman tek başına suçu önleyici bir tedbir olduğuna inanmadığını dile getirdi. Esendağlı, “Suçun sebepleri analiz edilip değerlendirilmeden, ona zemin hazırlayan koşullarla mücadele edilmeden, sadece her şey olup bittikten sonra yüksek cezalar vermekle suçun önüne geçilemez” dedi. Yüksek Mahkeme’nin ölümlü trafik kazalarına en üst limit cezayı vermeye başladığına vurgu yapan Esendağlı, hafif olgulu ve gerçekten bir anlık dikkatsizlik sonucu ortaya çıkan veya müteveffa dahil dış etkenlerin de kusurlarının sebep olduğu kazalarda dahi ciddi hapislik cezaları kesildiğini belirtti. Esendağlı, “Benim gözlemim, bu uygulamada medya, sosyal medya ve kamuoyunun tepkilerinin etkili olduğudur. Bu tepkiler de gerçekten çok dikkat çekicidir. Zira mahkemelerde çıplak gözle görmekteyiz ki, ölümlü trafik kazaları sanıklarına yönelen sözel veya fiili tepkiler, çok daha ağır suçlardan yargılanan sanıklara örneğin cinayet veya tecavüz sanıklarına gösterilmemektedir” şeklinde konuştu. KIBRIS: Hukuk sistemimizdeki en ciddi sorunlar nelerdir? ESENDAĞLI: Kurumsal anlamda her alanında sorun bulunan bir ülkenin, elbette ki hukuk sistemi de bu sorunlardan nasibini almaktadır. Nihayetinde Mahkemeler, devletin; hukukçular da toplumun birer parçasıdırlar ve ülkenin bütününü etkileyen olumsuz koşullardan ayrı düşünülemezler. Yine de görece olarak yargının, ülkedeki kurumlar arasındaki güven endeksinde en üst sıralarda olduğuna ilişkin ciddi konsensüs olduğunu görmekteyiz. Tüm sorunlara karşın mevcut olan bu güvenin sebebinin Anayasal anlamda sağlanmış bulunan yargı bağımsızlığının, bir şekilde fiilen korunmaya devam edilmiş olması olduğunu düşünüyorum. Sorunuzun cevabına gelince, hukuk sistemi açısından sorun olarak sıralanabilecek pek çok husus vardır. Ancak bunları yapısal anlamda ana başlıklar halinde ele alacak olursak şu şekilde gruplayabiliriz. 1- Mali Kaynak Sorunu: Yargı hizmetleriyle ilgili giderler, genel bütçe içerisinde mahkemelere ayrılan yıllık kalemlerden karşılanmaktadır. Bu ise, ancak personel giderlerini ve rutin hizmetlerin finansmanını karşılamaktadır. Mahkemelerin çağdaş seviyede hizmet verebilmesi için çok ciddi yatırımlara ihtiyaç vardır.  Altyapı, donanım ve fiziki imkanları sağlamadan, hizmetlerin çağdaş seviyeye gelmesini beklemek hayaldir. 2-  Normatif (Yasal) sorunlar: Mahkemeler, adalet hizmetini yerine getirirken, mevcut yasal mevzuatla bağlıdırlar/bağlı olmaları gerekir. Yani yasalar, yargıçların takdirinin çerçevesini oluşturur. Bu çerçevenin dışına çıkılamaz. Bu bağlamda, yasaların ve alt mevzuatın da çağdaş adalet hizmetinin ortaya çıkmasına elverişli olması gerekir. Oysa ülkemizde, içinde bulunduğumuz çağın gerektirdiği pek çok düzenleme yapılmamış; pek çok yasal düzenleme ise güncelliğini yitirmiş ve çağın gereklerini karşılamaktan uzak kalmıştır. 3- Nitelikli / liyakatlı insan kaynağı sorunu: Adalet gibi bir hizmetin ortaya çıkmasına aracılık eden yargıç, savcı, avukat veya genel ifadeyle hukukçuların, oldukça özellik arz eden bir mesleki faaliyet yürüttükleri açıktır. Böyle bir mesleği icra edecek kişilerin ise çok iyi bir eğitim almış,  nitelikli ve liyakatlı kişiler olması ideal olandır. Oysa, üniversitelerdeki eğitimin durumu bir yana, şu anki sistem, hukuk mezunlarının avukat olarak yetiştirilip kaydedilmeleri esnasında da; avukatların yargıç ve savcı olarak atanmalarında da nitelik ve liyakatı saptamaktan uzaktır. Yukarıda belirttiğim sorunların, devlet ve yargı mensupları tarafından aşılamayacak veya çözülemeyecek sorunlar olduğunu düşünmüyorum. Temelde iki şeyin var olması halinde çözüm sağlanabilir: “Niyet ve bir miktar para…” “Yargı kararlarının icra edilememesi, yargıya olan inancı azaltmaktadır” KIBRIS: İcradaki sorunlar devam ediyor mu? ESENDAĞLI: İcradaki sorunlar, yukarıda bahsetmiş olduğum sistemsel sorunların en belirginleşmiş halidir ve şu anda yargı hizmetlerinin en fazla aksayıp geciktiği noktadır. Yargı kararlarının icra edilememesi, sorunların mahkemeler aracılığı ile çözülebileceğine olan inancı azaltmakta;  kötü niyetli kişilerin suistimallerine zemin hazırlamakta ve hem sosyal hem de ekonomik hayata olumsuz etki yapmaktadır. Bu sebeple Kıbrıs Türk Barolar Birliği olarak, bu sorunların aşılması için icra siteminde yapısal değişiklikler içeren bir yasa değişikliği üzerinde çalışmaktayız. Bu çalışmamızı adli yıl başına kadar olgunlaştırıp, hükümete iletmeyi planlamaktayız. “Yüksek cezalar vermekle suçun önüne geçilemez” KIBRIS: Ceza davalarında özellikle cinayet, tecavüz ve ölümlü trafik kazalarına verilen cezalar artırıldı. Sizce cezalar caydırıcı mı? ESENDAĞLI: Ben bir hukukçu olarak, cezaların artırılmasının hiçbir zaman tek başına suçu önleyici bir tedbir olduğuna inanmadım. Suç dediğimiz şey, sosyolojik, psikolojik ve ekonomik etkenlerin tetiklemesiyle ortaya çıkan karmaşık nitelikli bir olgudur. Suçun sebepleri analiz edilip değerlendirilmeden, ona zemin hazırlayan koşullarla mücadele edilmeden, sadece her şey olup bittikten sonra yüksek cezalar vermekle suçun önüne geçilemez. Zaten, istatistiklere bakan herkes, yüksek cezaların suç oranını düşürmediğini görecektir. Yine de yüksek cezaların, suç işlemeye yönelmiş iradeye yönelik bir mesaj içerdiğini kabul etmeliyim. Ancak, cezaların önleyici faktörlerle bütünleşmediği sürece suçu önleyemeyeceğine inanırım. Ama bu noktada da ölümlü trafik kazaları için ayrı bir parantez açmam gerekir. Ölümlü trafik kazalarında son dönemde Yüksek Mahkeme kararları ile neredeyse en üst hadden ceza uygulanmaya başladığını görüyoruz. Hafif olgulu, gerçekten bir anlık dikkatsizlik sonucu ortaya çıkan veya müteveffa dahil dış etkenlerin de kusurlarının sebep olduğu kazalarda dahi, ciddi hapislik cezaları kesilmektedir. Benim gözlemim, bu uygulamada medya, sosyal medya ve kamuoyunun tepkilerinin etkili olduğudur. Bu tepkiler de gerçekten çok dikkat çekicidir. Zira mahkemelerde çıplak gözle görmekteyiz ki, ölümlü trafik kazaları sanıklarına yönelen sözel veya fiili tepkiler, çok daha ağır suçlardan yargılanan sanıklara örneğin cinayet veya tecavüz sanıklarına gösterilmemektedir. Bunun çok ilgi çekici olduğunu ve yaratılmış bir algının neticesi olduğunu düşünürüm. Bu üzerinde durulması, düşünülmesi gereken bir konudur. Ancak bu aşamada şunu söylemekle yetinebilirim ki, ülkedeki mevcut trafik altyapısı ve sürücü profili dikkate alındığında, hepimiz, araç kullanan herkes bir ölümlü trafik kazası sanığı olma adayıdır. Bu suçlardan yargılanan insanları taşlamadan önce, bu hususu da akılda tutmak lazım. “TL kullanımı yüzünden nesiller boyu sıkıntı çektik ve çekmekteyiz” KIBRIS: Türk Lirası’nın döviz karşısındaki hızlı değer kaybı nedeniyle alacak-verecek davaları, boşanma davaları gibi davalarda artış oldu mu? ESENDAĞLI: Böyle bir tespit için şu an erken. Ama mutlaka olacaktır. Dövizdeki artış, sarsıcı bir mahiyettedir. Mutlaka, ekonomik ve ticari hayata, insanların günlük yaşamına çok olumsuz etkileri olacaktır. Daha önceki kriz dönemlerinde de bu böyle olmuştu. Ne Yazık ki, bu anlamda şanssız bir toplumuz. Ekonomik açıdan Türkiye’ye olan organik bağımız ve oldukça istikrarsız bir para birimini olan TL kullanımı yüzünden nesiller boyu sıkıntı çektik ve çekmekteyiz. KIBRIS: Sorunların çözümüne ilişkin öneriniz nelerdir? ESENDAĞLI: Son soruya ilişkin çözüm önerisi bulabilen varsa bana da söylesin. Diğer konulardaki çözüm önerilerim, az çok cevapların içerisinde vardır.

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> https://www.kibrisgazetesi.com/kibris/hukuk-sistemi-sorunlar-yumagi-h48031.html

Kıbrıs Gazetesi