K.T. Barolar Birliği ve Mahalli Barolar’ın istifa üzerine yaptığı açıklama..


Normal koşullarda, bir çalışan ile çalıştığı kurum arasındaki ilişkiyle ilgili ve şahsi bir tercih olduğu düşünülebilecek olan istifa kavramı, Kd. Yargıç Tacan Reynar’ın istifası özelinde ve önceki akşam yayınlamış olduğu istifa gerekçeleri ışığında şahsi nitelikli olmaktan çıkmıştır.

Yargıcın açıklamasında istifa gerekçesi olarak değindiği hususlar, ülkeyi, toplumu ve özellikle yargı organı ile yargı mensuplarını doğrudan ilgilendirmektedir.

Elbette ki içinde bulunduğumuz sürecin tüm muhataplar tarafından sağlıklı, soğukkanlı ve sağduyulu bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yargının kurucu unsurlarından olan ve ülkedeki en büyük hukukçu kitlesini oluşturan Kıbrıslı Türk Avukatların temsil edildiği Barolar, konuyla ilgili değerlendirmesini yapmıştır.

Bu değerlendirmede Yargı organının faaliyetlerinin iki ana eksende ele alınması gerekmektedir.

1- Yargının ana fonksiyonu ve varlık sebebi, temel amacı “adalet” olan yargılamadır. Bu yargı organının “dışa dönük” faaliyetidir. Bu faaliyetin iki olmazsa olmaz niteliği vardır: “Bağımsızlık” ve “Tarafsızlık”.

2- Yargı, bu temel fonksiyonunu, kendi sistemi içerisinde yargıçlar ve diğer personeli vasıtasıyla yerine getirmektedir. Yargı organının kendi mensuplarıyla olan münasebeti ise, onun “içe dönük” faaliyetini teşkil etmektedir. Yargı organının temel fonksiyonunu yerine getirebilmesi ve “adalet” hedefine ulaşabilmesi için, liyakat sistemini ödünsüz bir şekilde uygulaması, nitelikli ve yetenekli yargıçları bünyesinde barındırması ve doğal olarak adaleti sağlamakla görevli olan kendi mensuplarına karşı “adil olması” gerekmektedir.

İkinci sıradaki faaliyetten başlayacak olursak, Sayın Yargıcın istifa gerekçesi olarak temas ettiği hususlar, Yargının yönetimi olarak nitelendirebileceğimiz Yüksek Adliye Kurulu’nun ve bu Kurulun çekirdeğini oluşturan Yüksek Mahkeme’nin, yargıç tayin ve terfileri ile ilgili uygulamalarının değerlendirilmesi için zemin sağladığı oranda faydalı olacaktır. Gerçekten de yargıç tayin ve terfilerinin gizli oyla ve herhangi bir gerekçe içermeksizin yapıldığı; mesleğe giriş ve yükselmenin objektif ve önceden belirlenmiş kriterlere bağlı olmadığı; istatistiki verilerin ve özellikle dava bitirme sayılarının ön plana çıkarıldığı inancıyla hareket eden genç yargıçların ciddi bir yarışma ve sert bir rekabet duygusu içinde meslek icra etmelerine sebep olunduğu; atanan, terfi eden veya tam aksine atanamayan ve terfi alamayanların bunun sebeplerini tam olarak bilmediği; tüm bu sebeplerle mutsuzluğa ve endişeye sebebiyet veren mevcut iç sistem savunulabilir nitelikte değildir. Yasal düzenlemenin buna olanak sağlaması, bu sistemde ısrarcı olunmasını haklı kılmamaktadır. Ülkedeki tüm kamu personel atama ve terfilerinin yargısal denetimini yaparken objektif kriter ve gerekçe arayan yargı organının; kendi uygulamalarında bunu gerekli görmemesi, üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir sorun olarak ortada durmaktadır.

Yargının dışa dönük, yani adalet amacına ulaşmak için yargılama yapma olarak belirttiğimiz ilk fonksiyonu açısından konuya bakıldığında ise; yargıcın açıklamalarının maalesef zararlı veya tehlikeli sonuçlara yol açma olasılığı bulunmakta olduğu görülmektedir. Yargıcın kendisinin de belirttiği gibi, yargıçlar ülkedeki tüm olumsuzluk ve imkansızlıklara karşın görevlerini iyiniyetle, bağımsız ve tarafsızca yerine getirme gayreti içerisindedirler. Yargı, ülkenin tüm yerleşik kurumları içerisinde en çok güven duyulandır. Yine istifa gerekçelerinde belirtildiği gibi, tüm bu kötü tablo içerisinde herhangi bir makam veya kişinin yargıçların gördükleri davalar ve kararları ile ilgili etki, baskı veya yönlendirme yapabileceği bir zemin mevcut değildir ve umut sönmemiştir ve halen vardır.

Durum böyleyken sayın yargıcın açıklamalarının, yargının tarafsızlığı ve özellikle bağımsızlığının sorgulanması ve toplum mensuplarının son umut olarak gördükleri yargıya olan güvenin tartışılması için zemin olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu sorgulama ve tartışmanın fayda değil; zarar getireceği açıktır. Adalete olan inancın yitirilmesi, toplumun yaygın ve derin travmalarına yenisini eklemekten veya artırmaktan, dolayısı ile topluma zarar vermekten başka bir işe yaramayacaktır.

Bu durum, geride kalan ve mücadeleye devam eden yargıç veya avukat tüm hukukçuların emeklerini de değersizleştirme tehlikesi taşımaktadır.

Yargı organının ne amaçla olursa olsun bu yönüyle tartışmaya açılmasının; yargının dönüştürülerek kontrol altına alınması amacını güden veya bu amaca hizmet edenlere fırsat yaratacağı endişesini taşımaktayız.

Kıbrıs Türk Baroları ve Avukatları olarak, bir parçasını oluşturduğumuz yargı sisteminin daha çağdaş ve daha nitelikli hale gelmesi için, yargı sistemi ile ilgili yukarıda sıralananlar dahil tüm olumsuzlukların giderilmesi için olduğu kadar; yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı ve adaleti sağlayacağına ilişkin olan güvene yönelik her türlü girişimin başarısız kılınması için de mücadele etme kararlılığında olduğumuzu, tüm kamuoyuna saygı ile bildiririz.

Elbette ki, “KKTC’deki kurulu düzen” olarak ifade edilen yapıyı temsil eden devlet erklerinin ve mensuplarının, bu düzenin hiç kimsenin inkar edemeyeceği kadar açık olan sorunlu yapısının düzeltilmesi ve önümüzdeki örnekteki gibi genç insanların tükenmekte olan umutlarının yeşertilmesi için niyet beslemelerini ve harekete geçmelerini ummanın ve bunu talep etmenin hakkımız olduğunu düşündüğümüzü de belirtmek isteriz.

KIBRIS TÜRK BAROLAR BİRLİĞİ
LEFKOŞA MAHALLİ BAROSU
MAĞUSA MAHALLİ BAROSU
GİRNE MAHALLİ BAROSU
GÜZELYURT MAHALLİ BAROSU