Şartlı Tahliye Kurulu adaletli davranmıyor


Merkezi Cezaevi’nde cezaevi şartlarının iyileştirilmesi ve Şartlı Tahliye Kurulu’nun adaletli davranmadığı gerekçesiyle mahkumların bir süredir yaptığı açlık grevi devam ediyor. Hukukçular, Şartlı Tahliye Kurulu’nun herkese eşit davranmadığı görüşünde birleşirken, bu görüşe katılan gardiyanlar, yeni cezaevinin bitmesiyle birlikte mahkumların yaşadığı bazı sorunların giderileceğini ifade ediyor. Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkan Hasan Esendağlı, anayasanın 14. Maddesi’nde düzenlenen “Kişi Dokunulmazlığı” hakkının kimseye eziyet ve işkence yapılamayacağını, kimsenin insanlık onuruyla bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulamayacağını ifade ettiğini belirterek, bu hak çerçevesinde değerlendirme yapıldığı zaman, gerek polis hücrelerinde gerekse de cezaevindeki yaşam koşullarının insanlık onuru ile bağdaşmadığını ortaya koyduğunu kaydetti. Kıbrıs Türk Gardiyanlar Birliği Başkanı Salih Kayalı, açlık grevinin Şartlı Tahliye’nin uygulanışı üzerine yapıldığını söyleyerek cezaevi yönetiminin büyük bir özveri içerisinde tüm gün boyunca açlık grevi yapan mahkumlarla görüştüğünü belirterek mahkumlara yeni cezaeviyle birlikte sıkıntılarının giderileceğini söylediklerini ifade etti. Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Avukat Özge Uğraşın “Şartlı Tahliye Kurulu ya herkese eşit davranmalı ya da şartlı tahliye hakkı hiç kimseye tanınmamalı” diyerek mahkumlar arasında adaletsizliğin yaşandığını dile getirdi. Esendağlı: Cezaevi koşulları insanlık onuruyla bağdaşmıyor Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Merkezi Cezaevi’nde son birkaç gündür yaşanmakta olan ve mahkumların açlık grevini niçin başlattıklarına dair yaptıkları açıklamalarının, uzun zamandır konuşulması gereken bir problemi de gündemlerine taşıdığını ifade etti. Esendağlı, anayasanın 14. Maddesi’nde düzenlenen “Kişi Dokunulmazlığı” hakkının kimseye eziyet ve işkence yapılamayacağını, kimsenin insanlık onuruyla bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulamayacağını ifade ettiğini belirterek, bu hak çerçevesinde değerlendirme yapıldığı zaman, gerek polis hücrelerinde gerekse de cezaevindeki yaşam koşullarının insanlık onuru ile bağdaşmadığını ortaya koyduğunu kaydetti. Cezaevinin kapasitesinin 170 kişi olduğunu söyleyen Esendağlı, şu anki mevcut tutuklu ve hükümlülerin sayısının ise 450 kişi civarında olduğunun ifade edildiğini ancak bu rakamın yemek, temizlik, barınma, sosyal aktivite ve sağlık gibi noktalarda birçok hak ihlalinin yaşanmasına neden olduğunu dile getirdi. Esendağlı, bu koşulların sadece mahkum ve tutuklular için değil, aynı zamanda cezaevinin güvenliğini sağlayan gardiyanların çalışma güvenliği için de sıkıntılar yarattığını belirterek, birçok defa gardiyanların iş yaşamındaki insani olmayan çalışma koşulları için grev yapma yoluna gittiklerinin bilinen bir gerçek olduğunu ifade etti. “Şartlı Tahliye Tüzüğü keyfilik barındırıyor” Ceza adaletinden bahsedilirken, mahkum olan kişilerin cezalarını çektikleri sürecin nasıl işletilmesi gerektiği hususunun karşımıza çıktığını söyleyen Esendağlı, bu hususun beraberinde erken tahliye uygulamalarını getirdiğini kaydetti. Esendağlı, mevzuattaki uygulamayla cinsel tecavüz suçu işleyen mahkumların dışında cezasının belli bir kısmını çeken mahkumlara Şartlı Tahliye Tüzüğü çerçevesinde cezasının geri kalanını cezaevi dışında çekmesinin tanındığını ifade ederek, son günlerdeki tartışmaların bahse konu tüzüğün işletilmesinin üzerine yoğunlaştığını belirtti. Esendağlı, “Barolar Birliği olarak bu konuda yaptığımız çalışmaların neticesi, tüzüğün ve uygulamalarının adalet ile bağdaşmayacak şekilde keyfilik barındırdığı yönündedir” şeklinde konuşarak, şartlı tahliye kararını verecek olan kurulda savunma yapmak amacıyla herhangi bir kişinin bulunmadığını dile getirdi. “Kurulda mahkumun avukatı da olmalı” Genellikle siyasi atama sonucunda oluşturulan makamlardan ve savcılık temsilcilerinden oluşturulan Şartlı Tahliye Kurulu heyeti içerisinde, ya başvuru yapan mahkumun avukatının ya da Barolar Birliği tarafından atanacak olan bir avukatın olmasının elzem olduğunu belirten Esendağlı, buna ek olarak mahkumların dile getirdikleri ‘keyfi kararların verildiği’ iddiasının önüne geçebilecek bir uygulamanın da, kıstasların daha net ve olabildiğince kesinlik içerecek bir şekilde düzenlenmesi olduğunu kaydetti. Esendağlı, “Şu anda bu tip kararlara karşı itiraz edilmesi neticesinde, yine aynı kurul değerlendirme yapmaktadır. Söz konusu uygulamanın da hukuk devleti ile bağdaşması mümkün değildir” diyerek dünyadaki pek çok ülkede bu kararları mahkemelerin verdiğini ve verilen kararlara karşı da yargı yolunun bulunduğunu ifade etti. “Her türlü katkıyı koymaya hazırız” Ayrıca şartlı tahliyenin bir beraat kararı olmadığının da bilinmesi gerektiğini söyleyen Esendağlı, Şartlı Tahliye Tüzüğü’nde mahkumun cezaevi dışında ıslah edilmesi ve yeniden topluma kazandırılması için ne gibi önlemlerin alınması gerektiğinin belirlenmediğini söyledi. Esendağlı, “Bu aşamada şartlı tahliyenin daha kapsamlı bir yasa ile düzenlenmesi ve cezaevi içerisinde yaşanan hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi için gereken adımların atılmasını önermekte ve talep etmekteyiz” diyerek cezaevinde tüm insanlık için temel hak olan yaşam hakkını ilgilendiren açlık grevi olayı ile ilgili olarak çözüm üretilmesi için her türlü katkıyı koymaya ve gerek duyulması halinde arabuluculuk dahil her türlü aktif görevi üstlenmeye hazır olduklarını ifade etti. Kayalı: Cezaevinin fiziki şartları yeterli değil Kıbrıs Türk Gardiyanlar Birliği Başkanı Salih Kayalı, Merkezi Cezaevi’nde birkaç gündür süren açlık grevinin başlama sebebinin esas nedeninin Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün değiştirilmesi ve 2005 yılında yapılan Ceza İnfaz Yasası’nda yapılan değişikliler olduğunu ifade etti. Kayalı, cezaevinin kapasitenin üzerinde mahkum barındırdığını söyleyerek cezaevinin fiziki şartlarının barınma ve temizlik ve sağlık alanlarında yetersiz olduğunu, bu sebeple yeni cezaevinin yapıldığını dile getirdi. Yeni cezaevinin aralık ayı sonunda hizmete gireceğini söyleyen Kayalı, yeni cezaevini ziyarete gittiğini ve inşaatının hızlı bir şekilde devam ettiğini vurguladı. Kayalı, yeni cezaevinin bir insanın barınabileceği büyüklükte odalara sahip olduğunu ifade ederek yeni cezaevinde sosyal aktivite yapılabilmesine olanak sağlayan hobi odaları ve spor salonlarının olduğunu belirtti. “Yeni cezaeviyle sıkıntılar giderilecek” Açlık grevinin şartlı tahliyenin uygulanışı üzerine yapıldığını yineleyen Kayalı, cezaevi yönetiminin büyük bir özveri içerisinde tüm gün boyunca açlık grevi yapan mahkumlarla görüştüğünü belirterek mahkumlara yeni cezaeviyle birlikte sıkıntılarının giderileceğini söylediklerini ifade etti. Kayalı, “Cezaevi yönetiminin çabaları sayesinde kimi mahkum açlık grevi yapmayı bırakırken kimileri halen greve devam ediyor. Şu an itibariyle açlık grevi yapan 37 kişi bulunuyor” şeklinde konuşarak “Bu aşamada açlık grevi yapılmasını gereksiz buluyorum. Çünkü mahkumlar için yapılan çok ciddi çalışmalar var” dedi. Şartlı tahliye uygulamasında daha önce adaletsiz birçok uygulamanın olduğunu belirten Kayalı, mevcut tüzükten daha donanımlı bir tüzüğün olgunlaşması gerektiğini ifade etti. Kayalı, 2005 yılından önce iki yıla kadar olan sürede düzeni bozmayan ve disiplinli davranan mahkumlara her ay üçte bir oranında 10 gün bağışlama verildiğini belirterek 2005 yılından sonra bağışlamanın her ay altıda bir oranıyla 5 güne düşürüldüğünü ifade etti. Uğraşın: Kurul adaletli çalışmıyor Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Avukat Özge Uğraşın, cezaevindeki mahkum sayısının her geçen gün artmasından dolayı cezaevinin fiziki altyapısında eksikliklerin oluştuğunu belirterek geçtiğimiz gün cezaevindeki mahkumların açlık grevi yapmasının sebebinin Ceza İnfaz Yasası ve Şartlı Tahliye Kurulu’nun etkin bir şekilde çalışmamasından ötürü olduğunu ifade etti. Uğraşın, Şartlı Tahliye Kurulu’nun kuruluş amaçlarından birinin cezaevindeki mahkumlara iyi hali teşvik etmek olduğunu dile getirerek bu şekilde cezaevinde disiplin cezası almayan mahkumların cezalarında indirim yapıldığını belirtti. “Şartlı Tahliye Kurulu herkese eşit davranmalı” Şartlı Tahliye Tüzüğü’ne göre de bir yıl hapis yatan bir mahkumun disiplin cezası almaması halinde Şartlı Tahliye Kurulu’na başvurabileceğini ve kurulun oybirliğiyle alacağı karara göre hükümlünün ceza süresinin altıda birinin bağışlanabileceğini belirtti. Ancak bu sistemde tecavüz türü suçlardan yatan mahkumların kapsam dışında olduğunu söyleyen Uğraşın, cinayet veya taammüden adam öldürme suçlarından başvuru yapan mahkumların 1/2 oranında cezalarına indirim yapılabileceğini ifade etti. Uğraşın, uyuşturucu suçlarından yatan mahkumların ise Şartlı Tahliye Kurulu’na başvuru yaptığı zaman reddedilebileceğini belirterek kurulun herhangi bir objektif kriter değerinin olmadığını söyledi. Mahkumlar arasında adaletsizliğin yaşandığını dile getirdi. Uğraşın “Şartlı Tahliye Kurulu ya herkese eşit davranmalı ya da şartlı tahliye hakkı hiç kimseye tanınmamalı” diyerek mahkumlar arasında adaletsizliğin yaşandığını dile getirdi. “En temel sağlık ihtiyaçlarından bile adaletli faydalanamıyorlar” Uğraşın, Merkezi Cezaevi’nde yatan mahkumların en temel haklarından biri olan sağlık haklarından bile adaletli olarak faydalanamadığını belirterek, devletin cezaevinde yatan mahkumların ilaç ihtiyaçlarını karşılamaması üzerine mahkumların ilaçlarını kendi paralarıyla almak zorunda kaldıklarını ifade etti. Ayrıca cezaevinde kalıcı bir doktorun bulunmamasının da mahkumları olumsuz etkilediğini söylenen Uğraşın, “Doktor ve ilaç sorununun çözülmesi için yeni cezaevinin bitmesini beklemeye gerek yok” dedi.

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> https://www.kibrisgazetesi.com/kibris/sartli-tahliye-kurulu-adaletli-davranmiyor-h39248.html

Kıbrıs Gazetesi